Ne zaman biraz adrenalinden uzak kaldığımı hissetsem, kendimi Slotter ’da bir yerlere tıklarken buluyorum. O gün de aynıydı. Kafam dolu, canım sıkılmış. Derken “Money Train 3” yazısı geldi ekrana. “Hadi bakalım” dedim, “bu sefer trenle kaçalım.” Ve başladım oynamaya. Daha ilk spin’de anladım ki bu tren öyle puf puf gitmiyor. Bildiğin roket gibi!
Bir kere atmosfer… Bayağı farklı. Mekanik, karanlık, biraz Mad Max, biraz steampunk havası var. Ama ne yalan söyleyeyim, insanın hoşuna gidiyor bu havalar. O tren gıcırdayarak ilerlerken, sanki sen de bi’ soygunun parçası oluyorsun. Gerçekten, tıklıyorsun ama içinden “şimdi patlayacak gibi” bir heyecan geçiyor her seferinde.
Money Train 3 dediğin şey, bonus oyunu için yaratılmış gibi. Hani normal spin’ler güzel hoş da… esas olay o bonusta kopuyor. Üç tane scatter yakaladın mı, bam! Gözlerin büyüyor, nefes tutuluyor. “Bu sefer yapacağım” diyorsun. Ve başlıyor aksiyon.
Bonus oyunun içinde karakterler var: Toplayıcı, çarpan veren, yeniden spin başlatan falan… Her biri geldiğinde ekran alev alıyor. Bir yerden sonra sadece izliyorsun, “Ne geliyor lan sıradaki?” diye. Şans varsa, tren seni alıp götürüyor. Yoksa da “olsun” diyorsun, çünkü heyecan baki.
Slotter burada yine devrede tabii. O bonus anlarında ekranın takıldığını düşün. Sinir krizi geçirirsin. Ama Slotter seni üzmüyor. Ne zaman bonusa girsem, ekran pırıl pırıl. Tık yok. Sadece trenin gürültüsü, paraların şıkırtısı. Keyif dediğin şey tam olarak bu.
Oyunun görselliği gerçekten başka seviye. Arka plandaki tren, dumanlar, raylar… Oyunun içindesin resmen. Öylesine değil. Bir film izliyormuşsun da başrol sensin gibi. Sesler desen, bağımlılık yapıyor. Tren raylardan geçtikçe gelen o metalik uğultu… adamı gaza getiriyor. Her spin bir aksiyon sahnesi gibi.
Ama işin sırrı ne biliyor musun? Bu görsel ve ses kombinasyonu seni oyuna kilitliyor. Ve o sırada fark ediyorsun ki aslında küçük bir kaçış arıyormuşsun. Günlük sıkıntılardan, iş stresinden, haberlerden… Her şeyden uzaklaşıyorsun bu trenle.
Ve evet, yine Slotter’a selam çakmadan geçmeyelim. Bu kadar yoğun grafikli oyunda hiç zorlamadan çalışması büyük iş. Aç, oyna, kapat. Bu kadar basit. Herkesin işi gücü var, oyunda teknik aksaklıkla mı uğraşacağız?
Money Train 3 sadece bir slot oyunu değil. Bir deneyim. Bir soygun hissi, bir kaçış, biraz kovalamaca, biraz umut. Her şeyden bir tutam. Ama en çok da cesaret. Çünkü bu oyunda ne zaman vazgeçsem, son anda bi’ şey oluyor. Spin dönüyor, karakter geliyor, çarpan fırlıyor.
Ve sonra dönüp kendime diyorum ki, belki hayat da böyle. Vazgeçtiğin an, trenin en hızlı geldiği an olabilir.
Hayat bazen seni bir yerlere çeker. Ama öyle bildiğin yerlere değil. Hani bir bakmışsın gözlerin…
Bazı oyunlar var ya, ilk bakışta pek bi’ şey hissettirmez. Ama sonra içine girdikçe, yavaş…
Midas’ın neye dokunsa altına çevirdiğini bilmeyen yoktur. Ama asıl mesele şu: Bu oyunda o altın…
Bak şimdi... bazı oyunlar var, hani ilk görüşte aşk derler ya, Joker's Jewels da tam…
Bak şimdi, The Dog House Megaways diye bir oyun var ki... resmen patili dostlarımızın slot…
Bak şimdi, klasik slot sevdalıları buraya! 100 Super Hot tam anlamıyla nostaljiye selam duran ama…